Gün 4: Güzelyurt’tan Ihlara Vadisi üzerinden Hasan Dağı eteklerindeki Helvadere’ye geçtik.
Kamp yerimiz yamaçta kurulu Güzelyurt’un futbol sahasıydı. Dün akşam yemeğimizi bu toprak sahanın harap tribünlerinde yedik, bir nevi “yemeğe çıktık!” Gün batımı güzeldi, ama esas önemlisi kıl çadırın kasvetli monoton havasından çıktık.

20120712-161756.jpg
Kamp alanının panoramik görüntüsü için resme tıklayınız

.Akşamdan beslenmemize dikkat ettik. Artık yolun yarısına geldiğimiz için taşıdıklarımız ve kalan ihtiyacımızı daha iyi planlayıp tüketimi arttırıyoruz. İlk iki gün yiyecek dağıtanların ve bırakanların bu sefer “yetecek mi?” konuşmalarını duyduk.
Uyku tulumum 600gr.lık Lafuma Extreem Light. Yanımda uzun bacaklı hiç kıyafetim olmadığı için sabah 5 gibi hafif üşüyerek uyanıyorum 2 gecedir. Rüzgarlığı tulumun içinde üzerime serip devam ediyorum 2 saat. Bu sabah çok zinde uyandım. Önceki akşamdan beslenme ve dinlenme güzel olmuş. Hatayı tekrarlamamak için bol sıvı ve kuvvetli bir kahvaltı yaptım. Kapadokya’da kahvaltı menüm lavaş içine permesan dilimleri ve Koska tahin-pekmezden oluşuyor. Planımı revize ederek bu sabah iki lavaş yemeğe karar verdim. Yemek hem beslenmeye yarar, hem de moral verir. Sevdiğiniz yiyecek kadar suum da önemlidir. Aşağıdaki sunumu çok özlediğim oğlum Can Berk’i düşünerek hazırladım kendime.

20120712-162147.jpg
Saat 09:00da bize katılan 4G ve kurumsal koşucularla kalabalık bir start aldık. Elbette yine hızlıca bir tempoyla klasik 8 kişi grubun önünde ine çıka atıldık ileri.

20120712-163151.jpg
Güzelyurt sulama göleti ve Hasan Dağı manzaralı ilerledik.

20120712-162625.jpg
Dün geçtiğimiz yollara dönüp asfaltı tepikledik. En önde Mert, arkasında Mustafa K. ve Aykut.

20120712-163403.jpg
Tekrar Yüksek Kilise’nin altına koşup sonra Hasan Dağına doğru yollandık. Bu arada açılmalar başladı. Belisırma’dan Ihlara Vadisi’ne girdik. Bir dakika önümdeki Aykut-Mustafa abi ikilisi ile birkaç dakika arkamdaki Dino’dan kesinlikle bihaber vadi tabanındaki ana patikada koştuk. Ufak inişler, kayaların arasında kıvrılmalar, mini tüneller… Yeşilin içinde, çok güzel gölgede…

20120712-163847.jpg
Ihlara Vadisinin yeşili ve yamaçlarında koşarken. Kadrajımda koşucu olmayınca fotoğraf çekmedim fazla.

Ihlara Vadisi’nin meşhur merdivenlerine vardığımda Aykut-Mustafa ikilisine 120 basamak mesafede olduğumu gördüm. Az önce aldığım enerji jeli 380 basamağın ortasında yakıt olarak kanıma karışmaya başladı. Çıkışta yaklaşmama rağmen kalan bütün yol boyunca 2-6dakika ve sıklıkla görüş mesafesinde kaldım.

Yarışın büyük bölümünü yanlız koştum bugün. Görüşümdeki arkadaşlara kendimi fazla zorlamadan tutunmaya çalışırken birçok zihinsel oyun oynadım. Ufak hedefler, ödüller. 50mt sonraki direkten sonraki ağaca yürüme molası. Yürürken beslenmeye, sıvı almaya odaklandım. Ara kontrollerden önce mataramı bitirmeye, çikulata-kraker gibi üzerine su içmeye müsait şeyler yedim. Sırtımdaki çanta 6kg+1,5kg su ağırlığına indi. 4. Gündür koşuyoruz. %90-95 koşarak 130km.ye çıkmak çok keyif verdi. 18.km civarında sakatlık yaşamadan buralara gelebildiğim için Allah’a şükrettim, dikkati devam etmeye söz verdim.

Yıllardır Hasan Dağı’na tırmanmak için geldiğim Helvadere’ye bu sefer koşmak için, hatta koşarak gelmek değişik bir duygu. Yaşlı volkanın dev kütlesi yaklaştıkça büyüdü. Bazı tırmanış anlarıı düşünerek adaımlarımı sıklaştırdım. Sonunda kasabanın göletine vardım ve finiş yaptım. Hemen soğuk suya dizimize kadar girip ilk rehabilitasyonu yaptık.

Öndeki güçlü arkadaşlar çok abanmadıkları için ilk 8 kişi birbirine çok yakın. Bugüne kadar okuyup izlediğim, arkadaşça rekabeti şimdi yaşıyoruz. İnanılmaz keyifli onları izlemek. Ben kendimi bu rekabetin içinde görmüyorum, ama dışardan bakan kağıt üstünde yüksek oranlı bir bahis parametresi olarak görebilir. İlk üçlü aynı çadırda kalıyor. Birbirlerini tartarak yarışıyorlar, öte yandan yardımlaşıyorlar. İşte ultra koşmanın hijyenik kronometre sporlarından en büyük farkı. Seyircinin, ilk yardıın, medeniyetin uzağındaki parkurlarda doğa ve “rakip”lerinle berabersin. Saygı ve rekabetin koşma tutkusu ile birleşimini yaşıyoruz. Umarım geçen senelerde yeni başlayan para ödülleri doping saçmalığını bu spora taşımaz.

20120712-173600.jpg
Tranfer aracında 2-2.5 saat geçireceğiiz söylenmişti. Çoğumuz Mert gibi bayıldık.
Üstüne Tuz Gölü’nün güney doğusundaki ana kampı 20-25 dakika ararken offroad yapan minibüsümüz sonunda hiçliğin ortasındaki kampa vardık.

20120712-174615.jpg
Yarışmacı çadırları kurulmadan önceki hiçliğin ortasının ne olduğunu anlamak için resme tıklayın ve panoramik resmi görüntüleyin.

Sonuç; hava hala sıcak. Parkur gizli rampalarla başlayıp Įhlara’da harika manzaralar koştuk. Hasan DağıNa vardık. 27km aştık. Herkes yarın için kendini hazırlıyor. Yazmak istediğim başka şeyler var ama benim de dinlenmem gerek, eve dönünce…
Günün sözünü Başak Derman bizlerle paylaştı: “Sometimes I seem to see a difficulty, but then again I don’t see it.” – Gottlob Frege

Rotamı ve Foretrex 401 datamı görmek için tıklayınız

Genel sıralama linki aşağıdaki 1. gün günlüğümde var. Kendi en iyi zamanımı yapmaya çalıştığım için gün bazlı sıralamamı burada yazmak istemiyorum.
Runfire Ultra 2012 için diğer yazılarım:

Runfire değerlendirmesi
Runfire gün 6 – son etap
Runfire gün 5 uzun etap
Runfire gün 4
Runfire gün 3
Runfire gün 2
Runfire gün 1
Runfire canlı takip ve yayın, video linki.
Runfire yarış öncesi, sıfırıncı sayfa
Runfire Cappadocia Hazırlıklarım

Bu yazının fotograflarini küçültüp bana geri mail atan Ilgaz Kuruyazıcı’ya ozel tesekkurlerimle…

Share This