Croozer’ımızı alıp Can Berk’le koşmaya, pedal basmaya başladıktan sonra, yaşadığımız anlardan sonra en sevindiğim şey başka dostlarımızın da benzer kapsüller edinip ailecek aktiviteler yapmasıdır. Bir süredir “kapsüllü aileler etkinliği” yapma düşüncesi vardı ama organize olamıyorduk. Temmuz sonundaki  II. Aile Koşu Yürüyüş Şenliği biraz bal çalmıştı dudağımıza.

Haziran’da yapamadığımız kapsüllü bisiklet sürüşü için imdada sevgili Gaye Azaz yetişti ve hafta sonuna doğru jet bir yazışma başlattı. Birkaç fire ile üç aile 7 Ağustos Pazar sabahı 08:30’da Baltalimanı’nda buluşmaya karar verdik.

Baltalimanı Gül sokakta son hazırlık dakikaları

 

Çocuklarla ve Bebeklerle randevulaşmak çeşitli riskler içerir. Azaz ailesinin 7 yaşındaki abisi Can ateşlenmiş, ama binmeye istekli. Kendi 24″ bisikletine binerek bizimle gelecek. Nasıl da büyüyor çocuklar? (yaşlanıyoruz galiba!) Biz sabah Can Berk’i zor uyandırdık, 5 dakika geciktik. Mehmet ve Hülya Sayar Deniz bebekle gelirken araç değişlikliğinden ötürü kapsül ve bisikletleri arabaya sığmadığı için Mehmet’e sabah antrenmanı yazmışlar.

 

Büyüklerin hoşbeş ve sohbetleri ufakların oyun ve yaramazlıkları ile bölünerek yavaşça hazırlandık. Birbirimizin kapsülünü ayrı zamanlarda görmemize rağmen bir arada ilk kez binebiliyoruz (Azaz ve Odabaşoğlular bir kere binebildik). Sorular, yardımlar, danışmalar, çözümler…

Beli ağrıyan Hande’yi kitap ve çayı ile yanlız bırakıp Caner & Can Berk Odabaşoğlu, Direnç & Defne Azaz, Gaye Azaz, Can Azaz, Mehmet & Deniz Sayar, Hülya Sayar kervanı olarak yola koyulduk. Biraz Ramazan, biraz Pazar sabahı olması sebebiyle trafik rahat.İstinye ve Yeniköy rampaları sevgili Can’ı biraz yoruyor ama onun dışında hep beraber sürüş yapıyoruz.

Yeniköy'de kafile (soldan sağa): Caner&Canberk, Can, Direnç&Defne, Mehmet&Deniz, Hüya. Foto: Gaye

Yeniköy’de ufak bir kontrol ve fotoğraf molası ile devam ediyoruz.

Tarabya molası

Parçalı bulutlu bir sabahta, kuzey rüzgarının dalgalandırdığı Boğaz boyunca Tarabya’ya vardık. Burada küçükleri havalandırmak için mola vermeye karar verdik. Can Berk yol boyunca zaman zaman inmek istese de devam etmemiz gerektiğini söylediğimde mızmızlanmadan kitabını okumaya, teknesiyle oynamaya, kutusundan kuruyemiş yemeğe veya şarkı mırıldanmaya devam etmişti. Tarabya molasında bir süre kapsülden inmedi, sonra “Tavşan Peter ve Pofuduk Tavşancıklar” kitabını okuttu. Masalımız bitince iskelede ayaklarını denizde şıpşıp yapan bebeklerin yanına geçtik.

 

Sedona 241'i ile hastalığına mola alıp pedal basan Can

Dönüş yolu haliyle daha kalabalıktı. Emirgan’daki vale park terörü dışında bir sorun yaşamadık. Lüks arabalarıyla masasının önünde inmeye çalışan “yurdum medenileri” ile yolu kesme hakkını belediyeden kiralamış parçılar arasından kazasız belasız geçip başladığımız noktaya döndük.

Ailece bisiklete binmek çok güzel, bunu başka ailelerle gerçekleştirmek daha da güzel. Hem aktiviteyi paylaşıyorsunuz, hem de zorluk ve sıkıntıları. Çocuıklar beraber olduklarında daha rahat oyalanıyor, olumlu enerji yayılıyor (dikkat: olumsuz enerji de yayılabilir, ama hepimiz o kadar pozitiftik ki!) Kendinizi daha güvende hissediyorsunuz.

 

Caner ve Can Berk günü bitirmek üzere

Sürüşümüz toplam 14km sürdü. Ortasında yaklaşık 30 dakika mola verdik. 15km/saat gibi oldukça rekreatif (Can için sıkı antrenman!) temposu ile keyif içinde pedal bastık. İstanbul’da olup  kapsüllünüz (bu bizim ailecek verdiğimiz isim, ingilizcesi “bike baby trailer”) varsa, bize katılmak isterseniz lütfen haberleşelim.

 

 

 

 

 

Share This