11.11.2011 günü saat 11:11’de ne yapmayı hayal ederdiniz? Sizi bilemem, biz üç arkadaş, hiç de bunu planlamadan ormanda gece koşusunda bulduk kendimizi. Ultra koşuların en zor saatleri olan gece etaplarına hazırlık olması için yapalım diye konuşmuş, tarihini açık bırakmıştık. Bayramlaşma yazışmaları arasında bu akşamı atadık, iş-ev düzeni derken çocukları uyutup koşalım diyince sat de denk geldi ve orman yolları ve patikalarında, macera yarışı antrenmanı tadında bir egzersiz ortaya çıktı.
İlk planımız 3-4 saat koşmaktı. Demek ki 30-35K yapabilirdik. Sonra rota belirleyelim ve takip edelim dedik, Ilgaz bir rota çizdi. Çizerken güzel ama haritada durduğu gibi durmuyor… Ilgaz genelde ana yolları kullandım dediği için için rahat, iş yoğunluğundan rota çalışamamış halde evden çıktım. Aykut’un arabasına son bindim. Spor araba, metalik rock müzik, gecenin bir yarısı yolda 3 arkadaş…Üniversite yıllarımda tırmanışa gidiyor gibiydik. Böylece geçen ay İspanya’da Ultima Frontera 160 için beraber adım atan üçlü, Caner, Ilgaz (Kuruyazıcı) ve Aykut (Çelikbaş) karanlık orman yoluna saptık…
Gece 23civarı başlayıp 02-03 bitireceğimiz için her zamanki meskun park yerimizden vazgeçip daha ana cadde üzerine park ettik. Dakka bir, 305im çantamda gün boyu açık kalmış pil yok. Yanımda pusula yok, güzelim kafa fenerimin pilleri Fransa’da kullandıklarım- uzun farım çalışmayacak.
Yavaşça her zamanki girişimizden ormana girdik ve ilk kilometrede daha önce koşmadığım patikaları takip etmekte zorlandım. Bir kestirme yapalım derken çalı çırpıya tosladık. Uzun zamandır gece arazide (ana yol dışında) girmemiştim ve bitik pillerim ile yol bulamadım.en kısa yol bildiğimiz yol prensibi ile düzenli koştuğumuz patikalara dönüp dolanarak hedef rotamıza girdik. Bir kaç minor yön bulma hatası daha olsa da keyifle planımıza uygun ilerledik. Derken, 16K ‘dan hemen önce yol çatalını kaçırdığım için ormanın kuzey yoluna çıktık. Bu noktada günün yorgunluğunu takiben 16K da eklenince, haritada çatal beklerken daha tali sapağı kaçırmışız. Sonra da farklı bir yerde olduğumuzu düşünerek bir toparlama kestirmesi ile kabaca 1km ötede paralel bir yola çıktık. Bu yolda ilk 2-3 km takip etmemiz gereken yol ile çok benzr kıvrımlara sahip olduğu için tatlı tatlı devam edip sonra haritaya göre terslik hissederek devam ettik.15dk sonra asfalt yola çıktığımızda, yaklaşık yeri
mizi ve hatamızı biliyordum artık. Sonrasında 7kilometrelik asfalt etabında yardımsever kamyonculara koşmaya ne kadar istekli olduğumuzu anlatarak Ayvat Bendin’e ulaştık. Aykut dazerını çıkartarak çeşme ile aramızda duran haliyle bizden ürkmüş köpekleri uzaklaştırdı ve suyumuza kavuştuk. Sonrasında olabildiğince hızlı arabaya ve evimize dönmek için asfaltı takip ederek Yeni Derya -Neşetsuyu-Ana giriş kapısı üzerinden araca döndük. Asfalt etabında sol dizim ağrımaya başladığı için ekibimizi yavaşlattım.
Ilgaz her zamanki inceliğini konuşturarak çantasından bir termos kahve ve 3 fincan çıkartıp bizi mest etti. Dönş yolunda Ortaköy’de çorbacıya uğrayarak İstanbul’da henüz yatmamış ne kadar çok insan olduğunu gördük. Onlar da bizi görüp hangi çılgın partiden geldiğimizi anlamaya çalıştılar…
Koşu detaylarımızı Daily Mile raporumdan öğrenebilirsiniz.
Gece Koşu Antrenmanından Öğrendiklerim:
– Hiçbir rotayı hafife olma, gece yön bulmak 3 kat daha zor. Orman yollarında koşmayı sevmeyenlerdenseniz, gündüz koştuğuğunuz, sapaklarını tanıdığınız yerlerde koşun (malesef ülkemizde işaretli patikalar yok!) Yorgunlukla rota izlemek zorlaşıyor, feneriniz dar ve kısa bir alanı aydınlattığı için her yer birbirine daha da çok benziyor.
– Haritan varsa pusula olacak. Haritada takip ettiğiniz yolların gerçekte koştuğunuzla örtüşüp örtüşmediği için haritayı tutanın sürekli doğrultu kontrol etmesi önemlidir. Bildik yererde koşuyorsanız bile acil durum planı için değerlidir.
– Fenerin güçlü olsa iyi olur, ama mutlaka çalışacak. Son derece güzel bir fenerin olsa da (benim Black Diamond Storm kafa fenerim gibi) pillerin dolu olmadığı sürece faydası yok. Güçlü ve uzun-geniş huzmeli fener ile daha fazla alanı aydınlatabilir, sapakları daha kolay algılar ve daha hızlı ilerlersiniz. BD Strorm, Led lancer H7, Silva Alpha, Petzl Ultra vey Myo gibi kuvvetli fenerler için yapacağınız yatırımın dönüşünü mutlaka geri alırsınız. Yedek pil taşımak da iyi fikir.
– Yedek ve iklime uyun kıyafetin olacak. Kıyafet konusu doğa sporlarında hep kitiktir. Geçiş mevsimleri, yağışlı dönemler ek dikkat ister. Islakken sıcak kalabilen, hızlı kuruyan performns kumaşlarını tercih etmelisiniz. Ter atan ama su geçirmeyen hafif bir ceket (Goretex gibi) harika bir seçenektir. Geceleri gündüzden daha soğuktur. Saat 03-06 arası, askerde nöbet tutanların iyi bildiği üzere, en soğuk saatlerdir. Koşunuz biraz yavaşladığınızda üşüdüğünüz bu saatlerde durmak zorunda kalırsanız hipotermiyaya girmemek için mutlaka uygun kıyafetleriniz-yedefleriniz olmalı. Buff bandana, eldiven mutlaka olması gereken aksesuarlar. Test ettiğim ekipmanlara buradan ulaşabilirsiniz.
– Yedek yiyecek ve içeceğin olacak. Normal beslenme rutini saatte 500ml sıvı ve 100-150kcal’ye denk kan şekerini zıplatmayan karbonhidratlar (kuruyemiş, tadımca bar, jel, elma, vb) olmalı. İdeale ne kadar yakın kalırsanız, vücut o kadar az yıpranır. Beklenmeyen uzatmalarla da o kadar iyi başedersiniz.
– Acil durum ekipmanın olacak. Elastik bandaj, acil durum battaniyesi, düdük, minik bir ilkyardım kiti şart, gece için ek reflektörler, cep çakısı faydalı aksesuarlardır.
– Uygun Çanta. Mesafe mevsime göre bel veya sırt çantası. Ben genelde TNF Enduo13’ü tercih ediyorum.
– Sağlam badiler (neyse ki bunu tam tutturduk). Nereye ve ne zaman gidersen git, güvenebileceğin, acil durumda yardım edecek ve normal durumlarda keyif almanı sağlayacak, temposu yakın, tencere-kapak partnerler çok önemlidir.
sevgili tencere, uzun süredir Cuma akşamı erkek erkeğe çıkmamıştım, değişik oldu vesselam…
selamlar
kapak