Ülkemizde çok az sayıda uzun patika yarışı var. Kendi düzenlediklerimize de katılamıyorum:( Diğerlerine katılmak iş-aile dengesine bağlı. Bakiye Duran’ın Çekmeköy Patika Koşuları ve ultraları sade, zor ve çok verimli yarışlar. 10 Şubat’ta Çekmeköy 50K Mud Challenge Antrenman Yarışı adıyla kısa ama sert bir yarış olduğunu duyunca 2013 sezon açılışı için uygun olacağını düşündüm.
Sabah 06:00da kalkıp yoldan Mehmet ve Elena’yı alarak 07:10da başlangıç yerine vardık. Yavaş yavaş hazırlanırken tanıdıklarla selam-sohbet yapıp geciken starta ucu ucuna yetiştim… Geçen sene düzenlenen 45K kış koşusuna göre biz mi daha hızlı başladık, grup mu daha yavaş başladı, aramızda anlaşamadan zorlamayan bir tempo ile lider grubun arkasında koşmaya başladık.
Aykut, Elena ve Hüseyin’le oluşturduğumuz 4lüye 10.kmde Ufuk katıldı ve 32ye kadar devam ettik. Bu noktadan sonra kendi aramızda ayrılmaya başladık. Aykut’la son 5-6km.ye kadar koşabildim ama sonra geri düştüm. Biraz koş yürü, bir snickers ve tekrar koşar gibi yapmaya başlayıp kolumdaki saate göre 05:51:38 ile 52.95km olan parkuru tamamladım. Geride 1150m tırmanış, batak ve yapış yapış çamur, hafif ve hızlı yağmur bırakmıştım.
Sevgili Aykut blog yazısında yarışın özetini çok güzel verdiği için birçok detaya girmeyeceğim.
Parkur herkesin tarif ettiği üzere oldukça çamurluydu. İyi tarafından bakarsak, güzel denge ve kuvvet antrenmanı oldu. Çamuru dert etmemek için kendimce mani yazdım:
Çamurlu patikalar,
Çamur yapışır, ayağım batar.
Adım adım koşarım,
Ben bu parkuru yaparım.
İlk 25-26km.’yi gayet seri gelip sonrasında hafif yavaşlarken 30.km’de en baba tırmanış geldi. Bu yokuşu çıkarken yeni bir mani uydurdum:
Böyle dik yokuşlar,
Beni hep zorlar.
Görünce yavaşlarım,
Yürüyerek tırmanırım.
Benim sesimden dinlemek isterseniz tıklayın (video notları youtube’da )
Not: Ne sesim güzel, ne de şairliğim iyi. Bunları paylaşırken sanat! iddiam olamaz zaten. 50km koşmanın izdüşümleri olarak kabul edin. Öz deyişin dediği gibi: Kaçamıyorsan, zevk al. Başka türlü koşullara adapte olamıyorsunuz.
Gün boyunca bazı ufak testler yaptım. Beslenme çözümüm bir paket crax, 1 ufak tüp Seğmen tahin pekmez, badem, pestil (Gümüşhane’den gönderen Yalçın Öztürk’e teşekkür) ve günün son kilometrelerinde bir snickers oldu. 2 adet 700ml şişem (1i powerade, diğeri su+Elete) dolu başladım, yolda 0,5lt su ekledim. Yiyecekleri sürekli az az atıştırmaya çalıştım; Son zamanlarda 25kmden çok az uzun koştuğum için hareket halinde beslenme alışkanlığımı yitirdiğimin farkındayım. Sıvı tüketimim biraz az oldu. Esasında 2km dışında susuzluk çekmedim. Soğuk ve ıslak havada daha fazla sıvı almayı teşvik edecek önlemler düşüneceğim.
Malzeme olarak, ultramaraton koşmaya uygun ayakkabım olmadığını teyit ettim:( Eskiyen ve değişen ayakkabıların yerine bir şey koyamadan, biraz da çamuru düşünerek iri dişli VJ Irock‘larla koşmayı planlamıştım. Irock çok yumuşak olduğu için sert zeminde 35kilometreden sonra tabanımı ve kalflarımı sızlattı biraz. Hala kararsız olmakla beraber 2 hafta içinde 16 Mart’ta yarışacağım ayakkabıyı çözmem gerektiğinin farkındayım.
Gün boyunca olabildiğince hızlı ilerlemeye çalıştım. Sanırım kendi üst sınırıma çok yakın efor harcadım. Ortalama %78 nabız ile gitmişim. Daha ekonomik (sohbet, mani ve fotoğraf olmadan) gidilebilirdi, daha da iyi beslenebilirdim. 48-50.km.ler arasındaki 25 dakikalık çöküş dışında stabil bir hız koruyabilmişim. Bu bölümde yavaşlayıp ek besin aldım. Nabzımın fırlamasına engel oldum. Kendimi motive ettim. Bu noktada bitişe 2-3 km kaldığını anlamak da faydalı oldu tabii… Garmin GPS datam bu linkte.
Sezon başında, haftalık toplam kilometremi arttırmamın şart olduğunu (100+km yapmam gerek), Eco Trail öncesi bu hızda gideceksem 60-90dk.da bir 5 dakika sağlam yemek molası vermem gerektiğini yaşayarak öğrendim. Çekmeköy’de Belgrad Ormanı’ndan daha uzun iniş ve çıkışlar var. Özellikle sert zemindeki uzun inişler ihtiyacım olan antrenman şekli.
Bitişte gönüllüler güzel bir masa kurmuşlardı. Dilimli ve tuzlu domatesler, peynir, bir dilim ekmek ve 2 bardak çay bana çok iyi geldi. Aykut masanın bir fotoğrafını yazısına yayınladı, ben içerikten daha çok sunum şekli ve enerjisinin çok güzel olduğunu düşünüyorum. Peynir veya kuş sütü önemli değil, sunan gönüllülerin sorumluluk hissi ve koşuculara yardım etme isteği. Ülkemizin daha fazla koşuya ve böyle gönüllü “koşturucu”lara ihtiyacı var.
Bir sonraki koşu 16 Mart gecesi (ben o sırada EcoTrail’de koşacağım) koşulacak Gece Antrenman Yarışı ve 5 Mayıs’ta koşulacak UTMB’ye 1 puan veren 3. Uluslararası Çekmeköy Ultramaratonu. Detaylar: www.teamultratrailrunner.com
Emeği geçen herkese tekrar teşekkürler.