15-17 Temmuz 2011 tarihlerinde DASK tarafından düzenlenen Anadolu Dağ Aşma Maratonu’nun 11.sine geçen sene olduğu gibi Emre Tok ile beraber katıldık. Bu sene bütün parkurlar bir veya iki tık daha uzun ve zor idi.* 2 gün toplamında neredeyse 24 saat toplam yarışma süresi ile uzun parkuru tamamlayan 7 takımdan biri (25 takım çıkış yaptı) ve Erkekler kategorisinde 4.sü olarak yarışmayı bitirdik. Aşağıda yarışmamızın hikayesini bulabilirsiniz.
Çoğunlukla düzenlendiği Bolu Köroğlu dağlarının güzelliği ile yarışmacılar kadar seyirci kampçıları da çekerek önemli bir buluşma haline gelen DASK ADAM yarışması için daha geçen Temmuz’da Emre Tok ile sözleşmiştik. Nisan başından beri Londra’da yaşayan partnerim ile Beraber start alacağımız TDS öncesinde malzemeyi ve birbirimizi kontrol için iyi olacaktı. İlkbaharda iş tempom ile antrenmanları beraber götürmekte zorlandığım için sakatlanmıştım ve son 8 hafta antrenmanlarım çok kısıtlıydı. Doktorum yarışmaya katılmamı onaylamasa da ben vücudumu test etmem gerektiğine inandığım için planladığımız gibi 15 Temmuz Cuma günü Emre’yi alarak Bolu yoluna devam ettik. Sevgili ortağım Tatiana Kalenderoğlu ile üç kişi, az kalsın epik olacak eğlenceli bir yolculukla 5 saatte kamp yerine ulaştık.
2 senedir oğlumuzla gittiğimiz Dask kampına bu sefer Hande ve Can Berk gelmiyorlar: Oğlan yaz gribi. Ana kampa varınca ailemiz İstanbul’da bıraktığıma seviniyorum, zira ana kamp kısmen maki kaplı bir sırtın üzerinde, Anadolu güneşi altonda kavrulan bir yerde. Alıştığımız çam omanları, serin dereler yok bu sene. Çalıların yanına park edip kamp kurmaya başladık. Henüz kimse sezinlemedi ertesi sabah başımıza gelecekleri, geçen yıllara göre sönük geçen bir numara dağıtım brifinginden sonra hepimiz çadırlara çekildik.
Geçen sene ilk kayıt olduğumuz için, bu sene Emre telefon numarası 2xx ile başladığı için sabahı köründe start alıyoruz. Uykusuz bir haftaya rağmen start çizgisinde olmak enerji veriyor ve 05:10’da haritamızı alıyoruz. Koordinatları işaretle, hartayı katla ve topuklayıp başla…
Çıkışta tercihim (yön bulmadan sorumlu ortak olarak bütün hatalar bana ait) doğrudan doğuya doğru sırtı tırmanıp inmek oldu. Tırmanışa rağmen hem en kısa yol (zira koşmak sakat bacağım için çok riskliydi-zaten neredeyse hiç yapamadık) olduğu için, hem de yukarıdan genel görünüş almak, uzakları görmek için sessizce tırmandık. İnişlerin biraz sıkıntılı olacağını hissettim ama çok önemsemedim. Faruk ve Utkuer fişek hızıyla Refik-Milhan ikilisini sorarak yanımızdan geçtiler. Az hata ile ilk noktaya Ayşin ve Alptekinle neredeyse aynı zamanda vardık. Araziye dalıp kestirmeden 2. noktaya ilerlerken haritadaki patika-yolların güvenilmez olduğunu iyi biliyordum. Birçok patika da yeni açılmıştı. Eğimli arazilerde iniş sıkıntılı, yan geçmek yavaş olacaktı. 3. noktaya kadar pek rota seçimi göremeden köşeleri keserek yollardan devam ettik. 4. noktaya inerken alçalıp çoğu takımdan daha hızlı ve üstelik rahat zeminde indik. 16,5km aşmıştık, ilk noktadan bu yana önümüzdeki liderle farkı kapatıyorduk.
Arkamızdakiler hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. 5. noktaya tırmanırken yakın satrat almış kuvvetli takımlar bizi geçtiler. Rota gereği geri dönüp bir dağ aşamamız gerekiyordu ve biz kalabalığı takip etmedik. Uzaktan Kaf Dağı gibi gözüken bir tepenin solundaki geniş çayıra tırmanmanıp rahat bir geçişle herkesi bıktıran 6. nokta inişine başladık. Sürpriz haber: İlk varan uzun ekip biziz! Çoğu takım 4. noktanın olduğu vadiyi seçerken biz daha kuzeyden gelmiştik, rota seçimiyle mutluyuz ama gerisin geri tırmanma fikri çok korkunç. 5 saniyeliğine Sanki dünya şampiyonu olduk, sakinliğimizi kaybettik ve katladığım haritayı açmadan “yaratıcı rota seçimi” ile doğudaki boyuna yöneldik. optimum rotadan 3,5km (ve sonraki hatalar ile toplam 90dk) daha uzun olduğunu fark ettiğimde 7-8 dakika geçmişti. Geri dönmeye üşenerek zararın ortasından dönmemiş olduk:( Patikasız genç ormanları yardık, kaybolmuş patikaları arıyarak irtifa kaybettik, yanlış kayalara yaklaştık, moral bozduk, düşüp dizimi yardık, neşemizi azalttık ama durmadan devam ettik. Rüzgarlı açık yaylalarda 7. Noktaya yaklaşırken önümüzdeki 4 ekibi görünce önce moraller yükseldi. Ama dış bükey yamaca tırmanınca hemen gön yittiler, bayır bitmek bilmedi. O an bir UFO inse gider içine girerdik, hele sıcak çorbaları varsa! 34,5k ve 10 saat sonra adını unutmak istediğik Yaylasına vardık. Şaşırtıcı bir şekilde 6. uzun takımız. Ağrıyan bacaklarla devam ediyoruz. Hızlı gidemiyoruz ama çekiş yerinde.
Emre’yle uyumlu olmamızın bir sebebi sanırım farklılıklarımız. Evlilik gibi partnerlik: farklı yönleriniz güçlü olacak. Emre’nin sofistike Microsoft zihni sürekli işleyecek veri arıyor: önümüzde kaç takım var, kaçıncıyız, arkadakiler nerede, yaptığımız hata ne kaybettirdi, kestirmemiz ne kazandırdı… Benim bakış açım MS-DOS: booting…search & stick on going. Varsayımlar üzerine düşünmek, konuşmak, spekülasyon yapmak gereksiz enerji kaybı. “Anı yaşamak”, adımları atarken sonraki adımve yönü nasıl en iyi atacağını düşünmek. Nefesim yetiyorsa genel geyik yapmak ( rakip takımlar dışında herşey!)
Oyunda kalacaksak zorlamamız gerekiyordu: Gücümüzün bir in-çık daha yapmaya yeterli olduğuna karar verip hızla 8. noktaya vardık. 38,5km ve 11 saat sonra, artık ara kamp ile aramızda bir tek Köroğlu Dağı kalmıştı. Yalçın yamaca iki çırpıda çıktıktan sonra bilekleri zorlayan zemin üzerinde ara kampa yavaş yavaş inebildik. Harita üzerinde kaba ölçüm 44km, süre ise 13,5 saat. Yatacak yer ve yiyecek bulma zamanı…
Güneş gitmiş, soluk ışıkların aydınlattığı kampta dostlarla selamlaşmaya güç bulmak için yemek paketlerimizi kaynar su ile doldurup dereye yerleştik. Bu sene Emre’nin ısrar ve önerisi ile kurutulmuş yemek paketleri taşıyoruz. Yemeği (mesela tikka soslu körili tavuklu pilav yemeği) pişiriyorlar, sonra kurutucuda suyunu buharlaştırıp 180grlık paket yapıyorlar. Pakete 350ml kaynar su ekleyince 7-8 dk sonra sıcak yemeğiniz oluyor. Eskiden bazı ekstrem dağcılık faliyetlerinde taşır yapardık. Fikre ilk etapta sıcak bakmasam da hafiflk, verdiği kalori ve pişirme hızı bize çok faydalı oldu. Hoş, o akşam sıcak ve yumuşak herşeyi yiyebilirdim sanırım…
Bu noktada “ne taşıdık ne yedik” konusunu açayım:
Caner’in Çantası (salomon raid 40)
-Uykutulumu (linosport ultralight 900gr) -Mat ince ve hafif kapalı hücre -Yağmurluk (TNF Hyvent Venture Ceket) -Yedek termal tshirt -Yedek boxer ve yedek çorap -yedek alt: oryantiring pantalonu -İnce mikro polar yarım fermuarlı kazak – Çadır (terra nova elte xenon) – 1x600ml, 1x900ml, 1x500ml matara -1 bardak(Ligth My Fire), 1 spork, 1 çakı -1 paket 2li bazlama, 3 paket jet kore noddle, 1 finger bisküvi, 1 paket Eti Tadında (1 paketi de ilk gün yendi), kuruyemiş, 1 jel, olips ve tofitalar, 100ml tupperware içinde eski kaşar küpleri, yarım paket permesan -Harita kılıfı, harita, kalemler 2 pusula (1 adet silva ranger 15-TDCL, 1 adet silva 19 clip), çakmak, tuvalet kağıdı, bozuk para, telefon, pili bitik bir fotoğraf makinesi (katırım ya!), Petzl e-lite fenerCaner’in üzerindekiler:
– TNF single track ayakkabı – TNF compression run çorap – TNF lightwight baselayer termal uzun kollu – Bermuda – Buff ve koşu şapkası – Güneş gözlüğü – Baton (Leki makalu corklight)Emre’nin Çantası (salomon devil s-lab 20 + front pack 5)
Emre taşıyacağı malzemeleri bloğunda yazmıştı. (http://www.geziyorum.net/dask-2011-ekipman/ ) Taşıdığı yiyecekleri şu şekilde revize ettik: 10 GU Jel (Enerji Jeli) 1 Perpetum Toz İçecek 1 Pack Energy Beans (Enerji Şekeri) 2 Pack Cliff Blocks Candy (Enerji Şekeri) 20 SaltSticks (Elektrolit Hapı) 4 Myo Cramp laktik Asit giderici jel 4 adet Mountain House Hazir Yemek (2Kisi) 3 Tadimca Energy Bar 4 adet bardak çorba Yarım paket perasan peynir 150 gr kuruyemişBu liste sayesinde hafif çantalar yapabildik. Hazır yemekler, noddlelar, çorbalar ve yarım paket piskeviti(!) bitirince 2. güne daha da hafif başladık.
II. Gün belki çantalar hafifti ama bacaklar ağırdı. 6 haftadır kondisyonum kadar moralimi de bozan bir sağ alt bacak stress kırığı başlangıcı teşhisi ile mücadele ederken hazırlık yarışı piyangosunda “süper uzun parkur”a denk gelmiştik. Bacağımdaki ağrının ilk noktaya giderken şiddetleneceğini ve yarışı bıraktıracaını düşünerek yavaş tempo hareket ettik. Yarım saat sonra kategori ikincilerimiz yanımızdan koşarak geçtiğinde içimde bir yerlerde birşeyler uyandı ve biz de birden ormana dalıp kestirme yapmaya başladık. 15dakika sonra birinci noktayı almış 2. Noktaya dik tırmanırken bacağımın ağrımadığını fark etmiştim. Ya birşeyler iyi geldi ya da akşama beni vurmak gerekecek! Her neyse, “şuan gdebiliyorsan gideceksin” desturuyla topukladık. Uzun mixi ikinci bitirecek Tatiana –Neval ikilisi ile aynı rota seçimlerini yaklaşık aynı hızda yaptığımızı fark edince iki takım da fazla kasmadık. İki takımın da hızlı giderek derece yükseltme umudu çok az; sakince devam edip parkuru bitirip öndekilerin hata yapmasını beklemekten başka yapacak yok.
İlk gün ıslak çayırlarda bata çıka ve yükseklerdeki bulutların gölgesinde ilerlerken ikinci günü tozlu bayırlar ve yollarda, gölgede 30-35derece ve çoğu zaman güneşin alnında, dilimiz dışarda ilerledik. Haritada yol ve patikaların işaretlenmediğini biliyorduk, 300metre genişliğinde 60metre yüksekliğinde bir uçurumunda işaretli olmadığını yaşayarak gördük. Günün dejavularını 4. noktadan sonra bizi yakalayan Derya-Fırat (2. Takım) ve Utkuer-Faruk (1.takım) ikilileri tarafından 5er kere geçilerek yaşadık. Navigasyon hatalarına rağmen roket hızında gün boyu devam edebilmelerini takdir ettik.
Emre ile varışa doğru Tatiana-Neval ikilisinden kopup, TDS antrenman planı dahilinde (!) fazladan bir sırt tırmanarak kızların ardından varışa geldik. Sıcak, yorgunluk, bezginlik ana kampta bekleyenleri esir almış, bitirenleri alkışlayan az. Haksız da değiller. Toplam 23.5 saat süren aktif yarışmanın ardından parkuru bitirdiğimize sevinmek için soğuk duş alıp pilav-hindi ikramından yemek gerekti.
Ana kampımızı toplarken bizden sonra çıkan ve 2. gün vakit kaybeden Tayfun Arıkan -Volkan Çakır ikilisinin parkuru tamamladığını ve çabamızın kürsüye yetmediğini öğrendik. Biraz buruk, ama önümüzdeki 3 takımı alnının teri, ayaklarının altındaki su topları ile kürsüye çıktığını bilerek ödül törenini alkışladık. Kimbilir, belki gelecek sene hatalarımız iyi yaptıklarımızdan az olur, gücümüz ve hızımız kürsüye taşır bizi. Her koşulda ADAM 2012ye geleceğim, yarışmaya olmasa bile ailemle kamp yapmaya! Önerim, özveriyle yapılan bu organizasyonu kaçırmayın.
2011 yılı uzun Parkur Erkekler kategorisinde 14 takım start aldı, 5 takım varışa ayakları üzerinde ulaşabildi. Özet sonuçlar:
DERECE | AD-SOYAD | Toplam Süre |
1 | FARUK KAR – UTKUER YAŞAR | 18:53:01 |
2 | FIRAT KARA – DERYA DUMAN | 20:08:08 |
3 | TAYFUN ARIKAN – M. VOLKAN ÇAKIR | 22:03:58 |
4 | EMRE TOK – CANER ODABASOGLU | 22:55:23 |
5 | ONUR YAVAŞ – EYÜP TAZEOĞLU | 23:08:00 |
Çok yıpratıcı arazide, sert tırmanışlar, hırpalayan inişler, bunaltan sıcaklar altında kendimizi test ettik. Yarıştan 4 gece sonra ancak normale yaklaşabildim. Yarışmadan önceki haftalarda antrenman eksik kalsa da geçmiş antrenmanların fizik ve 10 saati aşan yarışma/dağcılık faliyetlerinin zihinsel birikimi ile yarışmayı bitirdik. Şimdi hedef TDS. Eksiklerimi gördüm, malzemeleri test ettim, yol dostumla hasret giderdim. Ana ve ara kampta hedeflediğimiz planlama sohbetlerine vakit kalmadı, telefon ve eposta ile toparlayacağız. Yeterki gelecek hafta doktordan vize alayım!
*Partnerim Emre Tok’un parkurları uzattığı gibi bir söylentinin aslı şudur: UTMB’ye 2şer puan vereceği açıklanan parkurların yarışmadan önce açıklanan mesafelerinin UTMB nin ilgili hesabına uymaması sonucunda daha az veya ortanın hiç puan verme riskini hatırlatması doğrudur. Bundan sonrası DASK komitesinin tasarrufudur. Uzun ve orta parkuru belli mesafe ve tırmanış değerlerinde tutarken arazinin yürümesi zor oluşunu ihmal edilince ortaya çok sert ve yıpratıcı parkurlar çıktı. Oysa arazi şartları da puan kriterini etkiliyor.
Yarışma detayları ve detaylı sonuçlar için http://www.dask.org.tr/
Caner’cim kalemine sağlık. Ne güzel yamışsın. Seni ve Emre’yi boylesi zor bir parkuru bitirebilmek için göstermiş oldugunuz gayretten dolayı tekrar tebrik etmek isterim. Her faaliyet bir sonra ki sene için Bizlere bir çok konuda tecrübe kazandırıyor. Seneye de hep bir arada keyifle gerçekleşecek bir yarışmada buluşmak dileğiye… Selamlar sevgiler
Teşekkürler ve size tekrar tebrikler Derya! Gerçekten de sonuç her ne olursa olsun o anı yaşamak ve mücadeleyi kendi içinde devam ettirmek çok keyifli, katılmak için en büyük sebep!
valla arkadaşlar sizle riçin söyulenecek söz bulamıyorum. tek kelime ile muhteşemsiniz böyle bir yarışmayı bitirdiniz ya. resmen şaka gibiydi özellikle 3 ten sonra başlayan çıkış ve iniş silsilesi içinde 4 hedefin peşpeşe olması insanı insanlıktan çıkartmaya yetti… bunları yaşamayan bilemez tekrar tebrik ediyorum…ayrıca gün bittiği içinde ilk defa dask bırakmak zorunda kalmakta enteresandı :):):