Wings For Life World Run koşusu, herkesin aynı noktadan başlayıp farklı noktada yarışı bitirdiği, eşsiz bir yarış formatı. İlk kez 2014 yılında yapılan yarışın bir diğer özelliği, Dünyada otuz küsur şehirde tam aynı anda başlaması, eş zamanlı ve canlı olarak yayınlanması. Yarışın mekanizması ve kuralları hakkında 2014 Mayıs tarihli yazımda detaylar bulabilirsiniz. O yazının devamında, kendi hazırlık ve yarışımı da kaleme almıştım.
İnsan kazanmayacağı veya kazanamayacağı bir yarışa neden katılmak ister? Neden koştuğumu ve uzun koştuğu merak eden, spor kültürüne (malesef) uzak kalmış bir çok kişinin bana sorduğu soruların satır arasında bu soru gizlidir. Benim için yanıt basit: Her yarış bir deneyim yumağı. Yarışın kendisi ve sonucu bir amaç değil, sadece bir araç. Sana deneyimler kazandıran bir araç. Hoş sedası olan deneyimlerle kendini geliştirmek; işte bu sana kalmış.
WFL World Run, belirsiz bitişi sebebiyle strateji kurması ve takip etmesi zor bir yarış. İşler kötü giderse – ki Alan’ya iki senedir sıcak, yokuşlu bir parkur – bitiş çizgisine bir kaç dakika geç varabildiğin bir yarış değil. Sen yavaşlarsan, Yakalama Aracaı (Catcher Car) seni birkaç kilometre erken yakalıyor. Maratonu 3:25 koşan birisi için 25. km’de yakalanmak ego zedeleyebilir. Oysa, odaklanman gereken şey hızlı uyum (adaptasyon.) Planın her ne olursa olsun, koşmaya başladıktan sonra zemin, hava koşulları diğer koşucular, vb dış etkenler için koşucunun yapabileceği hiçbir şey yoktur. Sen sadece bir adım arkasına bir adım daha atarsın. Elinden gelenin en iyisini yapabilirsin, zaten amacın bu olmalı. Peki, nedir bu “elinden gelenin en iyisi”? Çıkış ile beraber “Allah ne verdiyse” tempolu mu gitmeli? Rahat rahat gidip arabayı gördüğünde depar mı atmalı?
Her koşucunun hedefi farklıdır. Bu sebeple tek bir doğru strateji de olmayacaktır. Arkadaşlarınızla beraber en uzağa koşmak istiyorsanız, elbette ekipte en yavaş olanın gidebileceği tempoyu tutmalısınız. Kendim için konuşayım, hedefim önceki seneden daha uzağa koşmaktı. 2014 yılında 36-38km hedefleyerek başlayıp, 31.44km’de yakalanmıştım. Daha iyisini yapmak istiyordum…
Öncesi
Wings For Life World Run, mayıs ayının başında. İznik Ultra organizasyonu yine koşu antrenmanlarımı aksattı, hatta 5 gün hasta da oldum. Geçen seneden çok farklı birkaç hafta değil yani… Yarıştan bir gün önce 2 Mayıs’ta, bu sefer erken uçakla Gazipaşa’ya varıp Alanya’daki otelime geçtim. Start saatine yakın bir zamanda, 5km mesafedeki çıkış alanına yavaşca koşarak kit almaya gittim. Hedefim hava koşullarına adapte olmak.
Kitimi aldım, biraz lafladım, yemek yedim ve kendime bir spor mağazasından vizör satın alıp geri döndüm. Yarış kitinden çıkan T-shirt bu sene çok hoşuma gitmedi. Birçok koşu tshirtüm olduğu için geçen sene verilen kaliteli pamuklu tshirtü tercih ederdim. Ertesi sabaha hazırlık koşacağım kıyafetleri hazırladım.
Hedefim 2,5 saatten uzun koşmak olduğu için sıvı alımı ve besin takviyesine önem verdim. Matara taşıyabilen iki büyük yan cepli Raid Light bel çantamı aldım. ,5lt pet su şişesinde kola ve su karışımı ile başlayıp ilk başta onu doldurdum, sonra şişe değiştirdim. İki jel, 1 tahin pekmez tüpü ve 1 mini snickers yiyerek sürekli enerji tedarik etmeye çalıştım. Yarış Starta 10 dakika kala, çizginin arkasında birçok kişiyle selamlaşırsınız. Hangi tempoda koşacağımı soran sorulara yanıt veremiyordum, zira gerçekten oturup WLF sitesindeki yakalama aracı hesap makinası ile hesap kitap yapacak vaktim yoktu. Ancak şunu biliyordum, özellikle antrenman eksiğim olduğunda gittikçe yavaşlayarak koşarım. Bu durumda baştan rahat edebileceğim bir tempoda biraz hızlanmalı ve yorulduğum zamanlar için avans toplamalıydım. Sohbetler ve basit matematik şunu söylüyordu: 4:45 ortalama ile koşmayı başaran 32km’den öteye gider. O zaman 4:30larda mı başlamalıydım? Neyseki start verildi, yorucu düşünceler yerini şimdilik enerjik adımlara bıraktı. Klasik olarak “hızlı” başlayıp bu sefer birkaç yüz metre sonra liderlerin temkinli gittiğini görünce 20metre arkasındaki ikinci gruba yerleşip kontrollü (!) bir 4:15 temposuna oturdum. Bu grupta Mahmut Yavuz 2 erkek koşucuyla beraber Svetlana Şarapova ve Lütfiye Kaya’yı taşıyordu. Son vagon olarak 4km kadar gittikten sonra benim için çok hızlı olduğuna karar verip 4:30a yavaşladım. Bunun çok iyi bir karar olduğunu 25 km sonra gruptaki Musa Erdoğan’ı yakalayıp geçtiğimde anlayacaktım. Grupla koşarken, hem ortak temnpo sizi çeker, hem de böyle rüzgarlı günlerde birbirinizden perdeleme alabilirsiniz. Yanlız koşarak bir hedefe tutunmak için ise hem rüzgarı kendi başınıza yarmalı, hem de sürekli yaptığınız işe odaklanmalısınız. Müzik bu noktada çok faydalıdır. iPod’um ve karışık müziklerim beni bir yere kadar taşıdı. Yavaşlıyordum ve buna engel olamıyordum. 17.km’de ve 20. km.’de arkadan gelenlere tutunup motive oldum. 25. km itibarıyla özgüvenim tekrar yerine gelmişti. Geçen seneden daha iyisini yapabilecektim. Ama ne kadar iyisini? Kendimi zorlamaya ve en iyisini yapmaya karar verdim. Fiziksel olarak hafif bir acımtırak zorlanmayı koruyarak, zaman zaman kendimi ateşleyerek ama sürekli odağımı koruyarak koşmaya devam ettim.
35km. kontrol noktasına varacağımdan çok emin değildim, baktım şüphe var düşünmeden koştum. Sonunu düşünen ileriye gidemez. Aracı hala görmüyodum ama yakındı, sanırım sadece yarım bardak su içerek devam ettim.
Ne kadar kaçarsan kaç, motorlu yakalama çizgisi seni yakalıyor. Aracı ilk gördüğümde bırakıp yürümeyi 1 saniye düşündüm ve sildim. En potansiyelimi ortaya koymak için biraz acı çekmek gerekiyordu ve henüz bitmemişti. Biraz adrenalin ile hemen vites yükselttim.
Arkadan gelen toplama aracına hemen binmedim, geriye doğru jog atarak son istasyona geri döndüm. Arkadaşların toplanması bitince, desteklerine teşekür edip bir anı fotoğrafı çektirdik:
Selfie with last check point volunteers. They and more made me run 36+kms Koştuysam noktalardaki gönüllüler sayesinde! #gönüllüler #volunteers #wingforlife #worldrun #alanya #running #run #koşu #betteryourbest #neverstopexploring your limits @redbulltr Caner (@devrimcaner75) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ()
Özet
Wings For Life World Run, beğendiğim bir konsept ve prodüksiyon. Sıradaki 8 Mayıs 2016 tarihinde. Henüz resmi olarak açıklanmadı, ama Türkiye ayağı İzmir’e kayacak gibi ( Kaynak: izmir). Katılımı arttırmak için iyi bir hamle olacağını düşünüyorum.
Alanya Organizasyonu
Bence bu sene daha da iyiydi (geçen sene de oldukça iyiydi.) Event alanı daha hareketliydi, Puma mağazasını toparlamış, bir aktivite koymuştu. Makarna yine yiyemedim, yine hep “pişiriyorlardı” ben oradayken. Kit dağıtımda çok fazla bilgiyi tekrar kağıt forma girmeniz gerekiyor, bu işlemi yavaşlatıyor. Sanırım gönüllü mola saatinde kit aldığım için çanta hazırlanması biraz zaman almıştı. WC mobo sayısı arttırılabilir. Parkurda 5. km’den sonra her 2,5km de bir su istasyonu vardı, sonra 20.km’de 5km.’de bir olmaya başladı. Ben bu bilgiyi organizasyonla sohbet ederken öğrendim. Web sitesinde yoktu (global güncellenen sitelerin ortak sorunu), belki etkinlik alanında bir duyuru panosu gelecek sene işlevsel olabilir. Kontrol noktalarında 2 renk bardak vardı, beyaz ile su, mavi ile Red Bull ikram ediliyordu. Bu uygulamayı çok beğendim.
2016’da buluşmak üzere!