22 Temmuz 2013 Pazar günü 200 bisikletli Beşiktaş’tan Sarıyer’e pedalladı. Bir çevre katliamına dikkat çekmek için. Can Berk ve ben de oradaydık. Buyrun en başından hikayesi…

Aydan Çelik'in çizgileriyle durum...

Aydan Çelik’in çizgileriyle durum…

Her halde ilk dedikoduları II. köprü tamamlandıktan hemen sonra başlamış olmalıydı 3.Köprünün… Ne de olsa beşi-bir-yerde kültürümüzde var, ayrıca köprü ve otoyol sadece inşaat sektörünün değil, Türkiye’yi dışa bağımlı kılan otomotiv ve petrol sektörlerinin de iştahını kabartan bir rant kapısı… Aynı zamanda, görecelilik kavramını ve insanoğlunun rant için neler yapabileceğini de gösteriyor… “Yok daha neler, bu ormanlar kesilir mi?” derken, bir sabah erken, 29 Mayıs 2013 günü İstanbul’u farklı bir şekilde “feth” edildiği (sincap, karaca, tavşan, kaplumbağa, göçmen kuşlar, vb yarı-vahşi kahvanların yaşadığı kuzey ormanlarının fetih vakası) haberini aldık. Ancak o zaman, 5 senedir Hasdal’daki kavşakta sürekli yapılagelen dev hafriyat ve genişletmeler, Göktürk’ten meçhule giden otoban benim gibi sıradan bir vatandaş için anlamlı oldu.

20130723-010930.jpg

Yıl 1995: İBB Başkanı iken verdiği demeç

 

Oysa Başbakan Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı iken, 27 Nisan 1995 tarihinde verdiği demecinde: “Üçüncü köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul’un çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur” diyordu. Veya gazeteciler o basın toplantısında bozuk ayran içmişlerdi… kim bilir?

Günümüze dönersek, mevcut durum şu: İstanbul’un kuzey orman kuşağı ( ki her yandan betonlarla sarıldığı ve her haftasonu onbinlerce araçla piknikçi akın ettiği için orman vasfını yitirmiş dev bir koru, kent ormanı. Hatta Milli Park statüsü iptalleri başladı ve mesela Belgrad Ormanı mesire alanları İBB Beltur’a devredildi..) içinden boydan boya ( olabilecek en uzun tahribatla) 18-20 metresi asfalt 40-50 metrelik bir kuşak geçecek. Kaç milyon ağacın kesileceğini bir kenara bırakın, bu daracık ormanlardaki hayvancıklar, kuşlar, sürüngenler nasıl hareket edecek de orman kendi kendini ayakta tutacak? Bu alan çok eksieri olsa da, dev bir doğada rekreasyon alanıydı. Artık otoban vızıltısında piknik ve yürüyüş yapmak “kader” mi olacak?

3_kopru_cevreyolu_etki_alani.jpg

3. Köprü yolu İstanbul Kuzey Ormanlarını etkileyecek mi? Etki alanı haritasına bakınca ne kadar absürt bir soru!

Kuzey Ormanları Savunması, bu konulara dikkat çekmek için bir araya gelmiş sporsever ve çevreci bir grup. Köprüye birçok bakımdan karşılar. İstanbul’un kuzeyindeki yeni geçişin diğer iki köprüyü hafifletmeyeceğini söylüyorlar. Transit geçişlerin trafiğin sadece %2-3ü olduğunu İTÜ’nün saptadığını hatırlatıyorlar. Köprüye harcanan para ile toplu ulaşıma, başta raylı sistemlere yatırım yapılmasını öneriyorlar ( şu kısacık raylı sistemler ve metrobüs hattının ne kadar önemli olduğunu bütün İstanbullular bilir zaten).

3_kopru_cevreyolu_orman-kiyimi.jpg

3.Köprü ve Çevreyollarının güzergahındaki bitki örtüsü ve önemi.

Grubun 7 Temmuz 2013  günü yaptığı ilk protesto sürüşüne 70 kadar bisikletçi katılmış. Amaçları çevreci bir taşıt ile Garipçeye ulaşıp basın bildirisi okumak. Yolda 6 kere polis tarafından durdurulup ikna edilmeye çalışılmışlar. Yılmadan devam etmişler Garipçeye ve onları “İnatçı süvari çapulcular” olarak tanımlamış olsa gerek birileri ki 2 TOMA, 1 akrep ve 100 kadar çevik kuvvet polisi ile karşılanmışlar. Yumuşak bir meltem estiğinden midir bilmiyorum, neyseki kimsenin kan şekeri düşmediği için elinden gaz da düşmemiş, tedirgin bir basın bülteninden sonra grup dönüşe geçmiş.

Bu yaşananlar elbette 22 temmuz öncesinde tedirgin etti beni. Aynı zamanda gerçek olamayacak kadar absürt bir tablo. Bu sefer sürüş Sarıyer’e kadardı ve biz de ailecek katılalım dedik. Açıkcası hep iyi düşündüm, aynı zamanda kaçış noktalarını planladım, Hande katılmamaya karar verince evde konuyu pek açmadım:) Sürekli sosyal medyadan takip ettim. Sabah Beşiktaş’a vardığım andan itibaren polisleri inceledim. (Allah’ım, insanı polisinden şüphe ettiren yöneticilere lütfen bir güzellik düşün… ) Ortalıkta (normal olarak) çevik kuvvet yoktu, trafik ve asayiş ekipleri, motorize ekipler vardı. Hatta sürüş başlayınca konvoy başına geçip eskortluk yaptılar. Yol boyunca belli ışık noktalarında trafik ekipleri yardımcı oldu, oldukça güler yüzlüydüler. (Olması gerekenler bunlar, sonuçta çoluk çombalak ağaçlarımızı korumak istiyoruz.)
Sürüşe geç kaldık korkusuyla Beşiktaş meydanına 15 dakika kadar geç geldik, grubu orada görünce sevindik. AdımAdımcı dostlar Ulaş, Nilhan ve Alp ile buluştuk. Sağolsunlar, sürüş boyunca hep hemen arkamızdan, kapsülü kollayarak geldiler. Ulaş ve Nilhan dönüş yoluna da eşlik etti. Can Berkle bayağıdır uzun bir sürüş yapmamıştım, her an geri dönmeye hazırdım. Kitaplar, oyuncaklar, yedek kıyafetler aldık. Evde sabah telaşı güneş kremini bulamadık ama gözlükleri ve annesinin safari şapkasını aldık. Kapsülün filesi güneşi kesiyordu, sıcaktan ve güneşten hiç şikayet etmedi. Su, karton elma suları ve söğüş havuç-salatalık dilimleri hazırladık. Bir kaç kere daha hızlı gitmemi istediğinde konvoy kurallarına uygun olarak sıramı takip ettiğimi söyledim. Ama yanımızdan sürekli önlere geçenlerin neden uymadığını sorduğumda verecek mantıklı bir cevap bulamadım. (Sonraki sürüşlerde konvoy kuralları önceden ilan edilmeli, katılanlar da riayet etmeli, en azından 5 yaşındaki oğlum böyle düşünüyor).

Sürüş Temposu çok mülayimdi. Hızlı değilim diyorsanız sakın dert etmeyin, bir sonrakine gelin. Grup sürüşleri zaten hep ayrı bir keyif ve enerji verir.
20130723-003636.jpg
Beşiktaş’ta başlayan yolculuk Yeniköy Park’ında mola verdi. Burada semt sakinleri ve Yeniköy Dayanışma üyeleri evlerinde hazırladıkları yüzlerce sandviç, aldıkları açma ve sularla gruba moral ve enerji verdiler.
20130723-003748.jpg
İlk kez bir park dayanışması ekibiyle karşılaştım ve çok sıcak, içten buldum. Bize pedallarımız için teşekkür edip akşam için hazırladıkları Yeryüzü İftarı’na davet ettiler. 25 dakikalık molanın ardından devam ettik.

20130723-003738.jpg

Yeniköy molasında ben de bir karikatür edindim, kapsüle iliştirdim.
Gün esprili slogan ve karikatürlerle doluydu. Sevgili bisikletçi ve çizer Aydan Çelik‘in çizgileriyle ;
“Yıkıl Karşımdan 3. Köprü”
“#direndoğa”
“Ben senin yapılmama ihtimalini sevdim 3. köprü” dalgalandı.
“Köprü değil Toplu Ulaşım”
“Tayyip elini ormanlardan çek”
gibi sloganlar seslendi.

tarabya-sahilde-bisiklet2.jpg

Yeniköy sonrasında grup daha düzenli sürdü. Bu bölümde yeni kaymak asfalt da bisiklet sürüşüne olumlu etki yaptı.
20130723-003728.jpg
Harika bir manzara, güzel bir hava. Sürüşün son bölümünde, Kireç Burnu’na gelirken dar bölümde trafik arkamızda tıkandı. Bir halk otobüsü de içindeki trafik canavarını serbest bırakıp Çayırbaşı girişinde 10 metre önümdeki bisiklet konvoyuna teğet olarak, roket gibi geçti. Yaşamını toplu taşıma ile kazanan bir emek işçisi, “toplu taşıma güçlendirilsin, trafik problemi çözülsün” diyen bir gruba destek olacağına tepki duyuyor. Bu olay hem şöför vatandaşın eksikliği, hem de hareketin iyi anlatılamadığının göstergesi. Oysa aynı şöför ve onbinlerce meslektaşı hergün istanbulda fazladan mesai saati ve yakıt tüketiyorlar. evlerine daha az gidebiliyorlar, daha az ekmekle gidebiliyorlar… Olay cereyan ederken 15metre ötede olan trafik ekibinin olaya seyirci kalması ise, içimi burktu. Böyle kabadayılıklara izin vermeden çek kenara, “Tehlikeli Araç kullanma” cezası neyse kes hemen.

20130723-011104.jpg

Foto: Kuzey Ormanları Savunması

20130723-003712.jpg
Ve evden yaklaşık 23km sonra Sarıyer’e vardık. Sevgili Ulaş telefonumla bizi çekti. Can Berk kapsülden çıkıp İskele parkındaki salıncak ve kaydırakların keyfini sürdü bir süre.

Basın bildirisinin sonunda gönüllü bir grup ritim şov yaptı, ailecek izledik, eşlik ettik.
20130723-003705.jpg
Daha sonra Büyükdere Forumu‘nun yapıldığı parka ritim grubunun temposu ile 1km kadar yürüdük, bisikletler havada parka girildi.
20130723-003646.jpg

Kuzey Ormanları Savunması Facebook sayfası üzerinden etkinliklerini, 3. Köprünün doğa ve ormanlar üzerindeki tahribat ile ilgili daha fazla bilgiyi ve alternatif fikirleri takip edebilirsiniz.

Share This