Türkiye’de ve İstanbul’da yarışların artması çok güzel. Organizasyon sayısı arttıkça hem organizasyonlar çıtayı yukarı taşıyor, hem yeni kişiler spora dahil oluyor hem de yıl içinde katılabileceğiniz organizasyon sayısı artıyor. Hafta sonlarımı iş, değişik sporlar ve elbette zorunlu aile buluşmaları arasında pay ettiğim için her organizasyona istesem de katılamıyorum. 3 Haziran günü herşey denk gitti ve önceden yapılan planlara uygun olarak ilki yapılan Bahçeşehir 10K yol Koşusu‘na katılabildim. 3 hafta önceki Bozcaada Yarı Maratonu‘ndan sonra ikimiz de beraber yarışmaya motiveydik.

Organizasyon MarathonIST isimli koşu grubu tarafından Başakşehir Belediyesi ana sponsorluğunda yapıldı. Koşuculardan oluşan ekip, İstanbul’un en batısındaki yarışını yaptı sanırım. “İstanbul’un en iyi koşusu” sloganıyla yola çıkan ekip bu sene hedefine çok yaklaştı ( Benim için şu ana kadar en iyi hala 2. Riva YM ve 10K koşusu, hoş, 2012de olmayacak:( )

Koşuya Can Berk ile yanlız gidip (eşim olmadan) onu itmemi hafta ortasında planlamıştık. Son iki gün oğlan hala istiyordu. 3 hafta önceki Bozcaada Yarı Maratonu‘ndan sonra ikimiz de beraber yarışmaya motiveydik. Önceki günden biraz yorgun olduğu için ve sabah normalden 20dk da olsa erken uyanması kolay olmadığı için araç birleştireceğimiz Mert, Başak ve aykut ile buluşmamıza geç kaldık birazcık. Yolda kahvaltı ederek vakitlice koşu alanına vardık. Bahçeşehir’e TEM gişeler sonrasındaki aynı isimli çıkıştan ulaşıyoruz. Uzak ama trafif açık olduğunda merkeze 25 dakika uzaklıkta.

Öncelikle, yıllardır Bahçeşehir’e gelmediğim için Doğa Park  rekreasyon alanından çok etkilendim. Çocuk dostu (detaylar aşağıda), ayrıca başarılı bir yeşil alan düzenlemsi var. Organizasyon için çok ideal bir toplanma alanı akıllıca ayrılmış, işaretlenmişti. Yönlendirme tabeaları eksikti biraz, park alanından sonra sahneden gelen sese yaklaşarak kayıt alanına ulaştık. Bahçeşehir Arena olarak adlandırılan sahnenin önüne konumlanmış.

Arena önündeki toplanma alani ve start-finiş alanı

Aykut sağolsun benim paketi de almıştı.Paketten çip, göğüs no dışında transfer baskılı bir sentetik Tshirt ve ağır kumaştan bir antrenman torbası çıktı. Her ikisinde devasal belediye logosu olması devamen kullanma isteğimi azaltsa da belediye diretmelerini biliyorum, en azından malzeme koşucu dostu.

Start öncesi pilotumuz kapsülde keyifle bekliyor

Göğüs numaraları özenilmiş: Koşucu ismi, doğum tarihi, kategorisi, Kulüp bilgilerinin olması çok şık bir detay. Genel tasarım da başarılı. 3K ve 10K koşanlar renk ile ayrılmıştı.

Start için bir erkenden yerimizi aldık ve yine herkes önümüze geçmek için üzerimize çıktı. İnsanların önden ilk çıkma merakını anlayamıyorum. Çok da hızlı koşmuyorum ama startta önümüzden başlamak için beni itekleyenlerin çoğunu ilk 2km geçtiğime göre, gereksiz takılmıyorum bu konuya. Sonuçta kapsül ile ilerlemek gereksiz yoruyor ve zaman kaybettiriyor. Tempodaşlarımdan çok arkada başlamayı da istemiyorum, yarışta tutunacak birilerine ihtiyaç duyuyor insan.

Her neyse, bu heyecanlı arkadaşlar bir de yanlış start aldılar. Onlarla beraber elitler de fake almış galiba. Milletin tekrar çip halılarının arkasına gelmesi zaman aldı. Doğru start ile başladık. Park içindeki kıvrımlı yolları aşıp yola çıktığımızda 1kmden fazla gitmiştik. İstanbul’un asfaltını ailecek çok sevdik:) Kapsülümüz tıngırdamadan aktı üstünde.

ilk 600metre, kalabalık seyreliyor

Parkur kuşbakışı 3 kollu bir yıldıza benziyor. Ben bunu çalışmadan geldiğim için ilk iki yıldızda karşıdan gelenleri görünce moralim bozulmadı değil…Sonra kolumdaki Garmin 305’ime bakmayı akıl ettim neyseki.

Oğlan bu sefer da katılımcıydı, ilk kilometrelerde boyama yaptıktan sonra 3500 metre gibi biraz yavaşladığımı hissetmiş olsa gerek tempo yapmaya başladı..

” Hay-di-ba-ba” Ritmik nakarattan oluşan şarkısını dakikalarca söyledi ve dinlenme esleriyle tekrarladı. Yokuşlarda moral verdi.

Evvelsi geceki uzun antrenmanım ve Cumartesi günü uzun iş ve sonra aile programlarından tam dinlenememişim. Zayıf kahvaltı, start öncesi yetersiz sıvı alımı, sıcak… Bunlar hep bahane ama zorlandım işte. Herkes zorlandı, sanırım.

 

4.kilometrede başlayan rampa 2km sürdü. Bunu da çalışmamıştım… Hafif virajlı yoldan tırmandığımız için köşeyi dönmeye odaklıydım…sonrasında 600m daha… Bu rampanın başlarında Erkal yetişti, 30sn el attı kapsüle, moral ve enerji verdi.

Uzun rampanın başında... 4200-4300.metreler. Yokuş az sonr bitecek sanırken..

5200 metrede 2 bardak su alıp birini hemen içtim. Baktım yokuş devam, kapsülde stoklu sulu-kolamı da içtim. Rampanın son 200 metresi iyice yavaşlamıştık. Neyse ki çıkığımızı inmeye başladık. Kontrolü kaybetmeden yerçekimiyle hızlanan arabaya ayak uydurmaya çalıştım. Son yıldızdan geri yukarı dönerken yokuşlara alışmıştım artık. Tanımadığım ve ismini bilemediğim 555 no.lu genç bir arkadaş kapsülü itmeye yardım teklif etti, 30-40 saniye itti. Ben biraz daha nefes aldım, ama sanırım o yıprandı… yedek suyu açıp onunla paylaştım ve Can Berk ile biraz daha hızlandık. İlk rampamızın 1200metrelik inişine daha kontrollü başlayıp son etaplarında daha hızlı inmeye çalıştım. Parkın içine girip final kilometremizi kalan kuvvetimle tamamladık.

 

Son 15 metre...

Yarışı 49 dakika 15 sn (resmi zaman) ile tamamlamışız. En iyi 10K’mız değil, mevcut koşullarda mutluyum. Koşuda Garmin Forerunner 305 kullandım, yarış datama buradan ulaşabilirsiniz.

10km parkuru güzel işaretlenmiş, parkur araç trafiğine kapatılmış, yol güvenliği kalabalık belediye personel kadrosu ile sağlanıyordu. Her kilometrede işaretler vardı.  5200 ve 7600 gibi iki su noktası vardı. Varışı geçince kalabalık ve güzelyüzlü bir ekip madalya takıyordu. Çıkışta hemen su ve ardından simit dağıtıldı. Kayıt masalarına gittiğinizde muz-elma ve meyve suyundan oluşan bir paket alabiliyordunuz.

Etkinlik alanı bir kanal yanındaki sahnenin önü olarak konumlanmıştı. (açıkcası ben göleti göremedim, Garmin’deki Google haritasına göre yanından koşmuşuz…) Ses sistemi net ve cızırtısız çalışıyor, DJ düzgün çalıyor çoğunlukla Mine Kılıç’ın kullandığı mikrofon sık sık anons yapıyordu.

Soldan S: Erkal, Aykut, Önder, Can Berk, Caner, Galip ve Mert. Foto: Başak Derman

Sesin biraz uzağına konumlanıp tanıdıklar sohbet ederek yorgunluk atıyoruz. Can Berk artık dışarda, su fiskiyeleri ile bizim aramızda gidiyor, meyve suyu içiyor. Fazla oyalanmadan ayrılmak istiyoruz.

Temalı oyun alanları: Kemikli köpek ve arkada dev yelkenli

Otoparka giderken rekreasyon alanının  en vurucu bölümünde Can Berk mola veriyor: Çocuk oyun alanı. Açıkcası, etkinliğin beni en çok tatmin eden ama duyuruda zayıf geçildiğini düşündüğüm kısmı. Masal ve çizgi karakterlerinin heykelleri, dev yelkenli gemi şeklindeki oyun alanı, minik dağ oyun alanı.

Bizimki dağa tırmanıyor. Aileler için çok güzel oturup izleme alanları da var.

Yol arkadaşlarımızı biraz bekletsek de bu alanda biraz oynamadan gitmek çok acımasız olur. Gelecek sene burada 1 saat geçirmeyi planlamaya karar veriyorum. Başakşehir Belediye’sini ayrıca tebrik ediyorum. Doğa Park’ta çocukla vakit geçirmek çok kolay ve keyifli. Koşucular beraber koşmasalar da ailelerini bu alana getirebilirler… Organizatörler bu tip alt yapıları olabildiğince etkin kullanmalı, önceden duyurmalı…

Organizasyonda bulduğum en büyük eksik ücretsiz olmasıydı. Bunun nesi kötü diyebilirsiniz. Hafta otasında 1000 civarı kayıt var deniyordu ama resmi sonuçlarda göre 463ü erkek 583 koşucu 10Kya başlamış. Yaklaşık 60 kişi bitirememiş. Bu sene için yaklaşık 600 kişi iyi olmuş, 1000 kişi ile özellikle start biraz daha düzensiz olabilirdi sanırım.

Sonuç listelerine bakınca, yaklaşık 400 kişi (%40) geleceğim diyip gelmemiş. Ne büyük bir rakam! Hem hazırlıklar için maddi külfet, hem de organizasyon ekibini boş yere telaşlandırmış oldular. Malesef ülkemizde bedelsiz etkinlikler hep değersiz bulunuyor, keyfi katılmamalar çok yüksek oranda. Gelecek hafta koşulacak Çekmeköy 10K Patika Koşusu için de aynı eleştiriyi en başından beri yapıyorum. Bakiye Duran’dan gelecek sene ufak katılım ücreti olacağı bilgisini aldı, sevindim. Organizatörlerin emeğinin karşılığı o ücret değil, ama ufak bir saygı ve LCVye riayet açısından çok önemli. Umarım belediyeler “halka hizmet” kavramının içini sporda da doldurur. 20TL ücret alınsa neler mi değişir: Bitirme madalyası dökme kalıplı özgün tasarım olabilir, Tshirtler plastik kaplama baskı yerine süblim askı olur terletmez, masaj ünitesi, seyyar WC gibi ekler gelebilir. Sonuncusu bu sene olsa iyi olabilirdi.

Gelecek sene çok daha başarılı ve kalabalık olacağını düşünüyorum organizasyonun. Marathonist ekibi dünyanın çeşitli yerlerinde koşmuş, bilgili görgülü bir ekip. Bu sene işin mutfağını, organizasyon alanını, araçlarını ve partnerlerini tanıdılar. Gelecek sene için düşünmeye başladıklarına eminim.

Yarış hakkında daha fazla bilgi için tıklayın.
Toplu sonuçlar için buraya tıklayınız.

İlginizi Çekebilecek benzer yazılarım:
2. Bozcaada Yarı Maratonu
Runtalya 2012: Ailemizin Koşusu

 

Share This